Benim Sitem

Duygusal

Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela.
O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin o'nu sevdiğinden...
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir Şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya ya da pembeye
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...

- Can YÜCEL




Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni

Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi


Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini

Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
Ben artık adam olmam bu derde düşeli

Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki

Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği

Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
Hangi şarkıyı duysam, bizim için söylenmiş sanki

Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini

Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri

Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
Bu böyle pek de kolay değil gerçi…

Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
Bunun verdiği mutluluk da az değil ki

Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki

İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:

Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri





Vedalar gözlerde başlar

Gitmeler önce gözlerde başlar.
Önce gözler terk eder sevdiğini.
Önce gözler uzaklaşır sevdadan.

Dilin tüm inkârına, sevdiğini inandırma telâşına karşı gözler anlatır doğruyu.
Yalansız, riyasız söyleyiverir bittiğini. "Artık demir almak günü geldi
bu limandan" der acımasızca.

Bakarken içi titreyen gözler görmez olur seni.
İzlersin, yapacak bir şey yoktur çünkü.
Hayatının tam ortasına gelip yerleştiği zamanı kabul ediş gibi, gidişi kabul
edersin.

Bilirsin ki her çaba boşuna.
Gitmek düştüyse akla, her söz daha derin bir yara.
Beklersin, sorgusuzca yerleştiği yüreğinin üzerine basa basa gidişini izlersin.
Konuşmak nafiledir artık.
Ne söyleyecek kelime, ne anlatacak duygu kalmamıştır.

Sensiz nefes alamayandır giden.
Yokken nefes alamadığındır.
İnanamaz ama izlersin.
Dilin de gözler kadar dürüst olacağı günü beklersin.
Acıtır her yalan, her sahte dokunuş yakar tenini, beklersin.
Mutluluğundur giden.
Kalbin kanar ama izlersin.
Söyleyemediklerinle yanmaya başlar boğazın.

Hayallerindir, sevdandır giden.
Kocaman bir boşluk bırakır ardında, doldurmayı öğrenirsin.
Kendini hazır hissettiğinde, söyleyecek makul bir sebep bulduğunda,
zamanı geldiğinde dillendirir gidişini.
Bildiğin bir masalı anlatır gibi, oyuncularını, hikâyesini,
sonunu bildiğin bir filmi izletir gibi.
Anlatır, dinlersin. Gider, izlersin.
Acı, izin verdiğin kadar acıtır bilirsin...




Gözlerini Bırak Bana

Benim bir canla sevip bin özlemle andığım,
Bari gözlerini bırak bana
Su çiçeklerinin en güzel yanları budur,
Giderken gölgelerini verirler suya.
Güz akşamları dal kıpırdamazken,
Suda halkalanan gözleridir
Sen de gözlerini bırak bana

Gönlümün bin güzelliğiyle inanıp sevdiğim,



Güzelliğini burada ince ince aratma.,

Bir kıyıya, bir gün inen fırtına gibi
Birdenbire bir şeyler bırak.
Birşeyleri soğut, birşeyleri yak,
Dağıt birşeyleri, birşeyleri kur.
Kendini hiç yokmuşsun gibi bırakma

Kafamın her yanıyla bir şeyler öğrendiğim ,



Sonsuza uzanan sevinç, güzele vurgun tasa

En azından bin yılda arayıp bulduğum,
Bana aşk şiirleri yazdırma artık
Beni burada gölgen gibi bırakma




Biliyor musun?..
Dün gece yine rüyamda seni gördüm…
Yürüyordun yüreğime…
İçimi huzurla dolduran bir sevda esintisiyle geliyordun…
Yine her zamanki melek gülüşün süzülüyordu yanaklarından…
Ben yine bakmaya doyamıyordum, kıyamıyordum her zaman ki gibi…
Haykırıyordum sana olan sevdamı,
Odamdaki duvar saatine…
O biliyordu çünkü…
O biliyordu seni nasıl sevdiğimi…
Sensiz geçen anlarımı soruyordum ona…
O susuyordu…

Akrep dönüyordu yelkovan biçareydi…
O anlamıştı benim seni nasıl sevdiğimi…
Sensizliğimi anlamıştı o küçücük yelkovan…
Bende yelkovanı anlamıştım…
O da akrebe vurgundu…
Benim sana vurgun olduğum gibi…
Yelkovanın aşkı öyle bir aşktı ki…
Anlatmaya kalksam ömür yetmez…
Akreple bir an aynı hizada durabilmek için o döndükçe kendide dönüyordu…

Asla vazgeçmiyordu…
Sadece bir an yan yana gelebilmek için dakikalarca kovalıyordu akrebi…
Tam yan yana geldikleri vakit saatin pilini çıkarıverdim…
Hep yan yana kalsınlar, hiç ayrılmasınlar diye…
Söyle bana ey sevdiğim…
Bizimde yan yana olabilmemiz için,
Bizimde mi pilimizin çıkarılması gerekiyor…

Söyle bana ey sevdiğim…
Nedir bu halimiz, nedendir bu sensizlik…
Hadi sevdiğim gel bana yeniden…
Yüreğime yürü, dol içime; her bir zerreme kadar SEN kokayım…
Gül kokayım şu son satırlarımda…
Bu beden tenine hasret...
Bu yürek kokuna hasret…
Bu gönül sana hasret...




Yağmurlar yağdı gözlerime
Gönlüm ,rüzgarlarla savruldu bir ikindi vakti...
Gizlememiştim böyle bir sevdayı yüreğimde
Yağmurlar yağdı gözlerime

Oydu, beni sana getiren
Sicimine tutunup sana ulaştım bir akşam vakti...
Öylesine umuttu ki yakaladığım
Yağmuru da sen sanıp ona ağlamışım...

Sabah ebemkuşağı sarmış baktım sevdamızı
Onda sadece iki renk vardı:
Biri pembe biri beyaz
Yağmur dinmişti ama
Benim sevdam dinmedi...
'Haydi' dedim içimden 'haydi'Bir daha yaz, gönder
Öyle ya yağmurun elleri vardı...

Şimşeğin parlaklığı aldı çocukluğumu...
Gözlerimde ışıltın çakmak çakmaktı...
Yağmur yağmasa da Sözlerim yağıyordu
İşte bu teselli bendeki çocuğu sana bağladı...

Umudum ; gözlerinin ışıltısında esrimiş
Rıhtımında yapayalnız beni bekliyordu
Yıllar sonra bunu anlamak
Beni bir kez daha sana bağlıyordu:
Gözlerim yağmurlarla ağlıyordu...

Yaz ,kış ,sonbahar,ilkbahar
Ağlıyorum her mevsim ;
bize,geleceğimize
Geçen zaman =geçen biziz
Sakın ola dinmesini bekleme...
Sakın ola dinmesini bekleme...




ÖZLEM nedir bilir misin ?
Özlem
Buğulanan camlara
ADINI yazmaktır

ÖZLEM nedir bilir misin ?
Özlem
Uzaklara bakınca
GÖZLERİNİN yaşlanmasıdır

ÖZLEM nedir bilir misin ?
Özlem
Sevdiği yağmurda
APTALCA ıslanmaktır

ÖZLEM nedir bilir misin ?
Özlem
Yatağa girince yabancı diye
BAŞINI yastığa koymamaktır

ÖZLEM nedir bilir misin ?
Özlem
Gördüğün herkesi
SANA benzetmektir

ÖZLEM nedir bilir misin ?
Özlem
Gelmeyeceğini bilmene rağmen
Her yeni güne UMUTLA başlamaktır

ÖZLEM nedir bilir misin ?
Özlem
ADINI sayıklayarak
Ölümü beklemektir





Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol